Siz siz olun beylik laflar etmeyin. Beylik laftan kastım, hani plan proje yapıp, sanki evrendeki her şeyi n yönetiminde söz sahibiymiş gibi davranmayın. Nasıl mı? Örneğin bir iş için yola çıkacaksınız, ”bu Perşembe gidip, önümüzdeki Salı döneceğim” dersiniz, hatta O Salı için önemli bir randevu verirsiniz ama gittiğiniz yerde sizin için daha hayati bir mesele çıkar, onun halli için, gittiğiniz yerden dönemeyebilirsiniz.

Aylardır ülkemin gündemindeki Cumhurbaşkanlığı seçimi beni ve ailemi fazlaca enterese ettiği, hata her türlü yaşamla alakalı işlerimizi o tarihe göre ayarlamamıza rağmen, maalesef Ankara’ya dönüp oyumu kullanamadım. Üzülmedin mi derseniz, üzülmekten öte kendime karşı bir mahcubiyet duydum. Ülkemin selameti, Cumhuriyetimizin devamı ve gerektiği gibi temsil edilmesi; benim için birincildir ve ben bunun temini için üstüme düşen her görevi yaparım, yaparken de milli hislerim galeyana gelir, çoğunlukla da özel işlerim ikincil olur.

Malum bu yılın ağustos ayı temmuzda ramazanın yaşanması nedeniyle, işlerin halli için doluluk yaşanan ay oldu. Örneğin ben, ağustos ayının dördünde, memlekete gidecek, dokuzunda Ankara’ya dönecektim. Sonrada o kendimce ve bu seçimde bilhassa herkes ce, kıymetli oyumu kullanacak, oradan da mutad tatilimi yapmak üzere Bodrum yollarına düşecektim. Maalesef, halen devletteki ağır aksak ilerleyen işlemler nedeniyle, bu haftaya sarkan, ailemi ilgilendiren önemli iş, oy kullanmamı engelledi.

Ben üzüldüğümde, ağlamakla eşdeğer gülmek ihtiyacı da hissederim ekseri, gülmek içinde bir sebep gerekir. Seçim sonuçlarını izlerken biraz da fazla gerildik, ablama; annemin bize anlattığı tatar fıkrasını hatırlattım, nasıldı o fıkra der demez, hepimizde az çok bildiğimiz için kahkahalarla güldük.

O fıkra şöyleydi. Eskiden tatar bir kadın, akşam için çiğ börek açıyormuş, kapı çalmış, gelen kocasıymış, ne yapıyorsun hanım deyince,  kadıncağız da “kısmet olursa çiğ börek açıyorum” demiş. Eşi çok alemsin demiş, açmışsın bitmiş bile şimdi yağa atıp kızartacaksın, bende yiyeceğim, kısmet olursa da ne demek demiş. O sırada kapı çalmış, önemli bir olay için tatar karısının kocasını alıp götürmüşler.  Kadın çocuklarıyla çiğ börekleri yemiş, hamur işinin verdiği rehavetle uykuya dalmış. Gece yarısı, kapının çalınması ile uyanmış, kim o diye seslenmiş, kapıdaki ses” kısmet olursa kocan” demiş.

On ağustosta ailemin refahı sebebiyle oyumu kullanamamış, alınan sonuca da ziyadesiyle üzülmüştüm, lakin yaşam devam ediyordu ve biz, on ağustos gecesi, çiğ börek tadında dakikalarca güldük. Sonra da gidip yatağımız da melül, mahzun uyuduk.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.