Ben 1960 lı yılların sidikli prenseslerindendim. Bir zümrenin kültürlü olmasının ölçülerinden biri de, sinema, tiyatro, kermes, söyleşi, konser izlemektir değil mi? İşte 1960 lı yıllarda, Samsun’un Havza kazasında,  ben kültür adına her şeyi soludum. Mahallemizin ablaları Sayime, Samime, Saliha, Taliha ve benim ablalarım ile birlikte.

                Evimize, babalarımız ile her gün en az bir gazete, ablalarım vasıtasıyla da, bütün mecmualar girerdi. Bu mecmualarda hayata dair her şey olduğu gibi, tefrikalar halinde resimli romanlar da olurdu. Mecmualar elden ele dolaşır, sonra da okunmak üzere mahallede ki kızlara ulaştırılırdı. İlk kapan koridorun sonundaki misafir odasına kendini kapatır, derin hülyalara dalardı, dışarıdan “hadi, çabuk oku, ben de okuyacağım” uyarılarına aldırış etmez, içine sindire sindire, ruhunu rüyalarla süslerdi.

Kar kış demeden, her hafta bir kez sinemaya giderdik, gündüz kadınlar matinesine kızlarla, akşam ise ailelerle… En yeni vizyona girmiş filmleri izlerdik, hem de ne izlemek; çekirdekli, gazozlu, yorumlu, yüksek sesle gülmeli, ağlamalı vaziyette.

Ayda bir mutlaka tiyatro gelirdi, gece Havzanın kalburüstü takımı ile ( Kaymakam, belediye başkanı, başhekim,  meslek sahibi kadınlar, askeri erkan) izlemek, ileride bir meslek sahibi olma hayalleri kurdururdu adeta…

Sonra defileler olurdu. Kız sanat enstitüsünün diktiği elbise ve de gecelikleri, liseli kızlar manken olarak sunardı. Kızlar kendi diktikleri kıyafetleri, manken edası ile Havzalıya sunardı. Gecelik ve sabahlıkları, bazı kızlarımız cesaretle giyip, podyuma çıksa da, ekseri yerli olmayan kızlar, bu tür kıyafetlere manken olurdu.

Düğünler, yemekli ve içkili olurdu. Mahalle de bahçede olduğu gibi, sinemada ve şehir kulübünde de düğün yapılırdı.

Sıklıkla da pikniğe gidilirdi, uzaktaki hamamlar, evliyalar ve bir başka ilçe ziyaretleri yapılırdı. Araç olarak dolmuş ve kamyon kasası yeterliydi.

Velhasıl, kültürlü olmak adına Havza’da her türlü etkinlik yapılırdı. Bu etkinliklere henüz çok küçük olmama rağmen hep katılırdım. Ablamlar ve arkadaşları, bazen beni, her nedense yanlarına almazlardı ama ben çok ısrarcıydım, mutlaka peşlerine takılır, onlar gibi genç kız olmayı hayal ederdim. Sidikli bir prenses olabilmem için, o yılların bu kültürlü kızlarını takip etmem gerekiyordu ve gereğini hep yaptım. Ruh halimin zenginliğini, onlara borçluyum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.