2014 Dünya Kupasına bu defa da katılamayan Türk Milli Takımı ve Türkcell Süperlige yine yükselemeyen Samsunspor. Biri Dünya’nın, diğeri de Türkiye’nin marka değeri olan iki güzide spor kulübü. İkisi için de ne kadar üzülsek azdır elbette. Ancak üzülmek tek başına yeterli değil ne yazık ki! 

Türk Milli Takımının başına, hedef odaklı projelere imza atan, ülkenin en tecrübeli ve karizmatik teknik direktörü getirildi. Fatih Termi’in, bu takımı Avrupa Kupasına da Dünya Kupasına da taşıyacağından hiç kimsenin endişesi yok. Bu güvendir ki, hem milletimizin hem de milli futbolcuların kaybolan özgüvenini yeniden kazandırmıştır. Ne mutlu ki, Milli Takımdan yana bir endişemiz yok. Asıl endişemiz Samsunspor’a yöneliktir.
Marka değerler, ancak marka liderler ve marka elemanlar eliyle hak ettiği noktaya gelebilirler. Dünya’nın çok önemli bir futbol markası olan Türk Milli Takımı,  kaliteli oyuncuları ve bir Dünya markası olan hocasıyla, büyük başarılara imza atacaktır inşallah. Bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Bizim asıl derdimiz Samsunspor ve derdimiz büyük...
Birinci ligin en çok şampiyon olan takımıydı. Eğer tersten bakacak olursak, bir başka deyişle bu, “en çok küme düşen takımı” anlamına da gelir. Düşmenin oldukça kolay, yükselmenin ise çok zor olduğu süperligdeki bu istikrarsızlığa rağmen, tedbir alınmadı. Yıllardır süperligin asansör takımı oldu, ders de alınmadı.
Halbuki, Türk futbol tarihine damga vuran bir takımdı Samsunspor. Altın dönemi olan 1985-89 yılları arasında, süperligde hep ilk beş içinde yer aldı. Tanju Çolak ile iki defa gol kralı çıkarıp, Türkiye Kupasında da yarıfinal ve finale kadar yükseldi. 1989 yılındaki talihsiz kaza olmasa, birkaç yıl içinde şampiyon olması içten bile değildi.
Kısa sürede toparlanıp 1993-98 yılları arasında istikrarlı bir dönem yaşadı. Bu dönemde hep, ilk on sıra içinde yer aldı. Türkiye kupasında yine final oynadı. O dönemde düzenlenen bir turnuvada Balkan Şampiyonu oldu. 1999-2000 sezonunda ise Serkan Aykut’la bir defa daha gol kralı çıkardı.

Altyapıda keşfedilip Samsunspor’da yıldızı parlayan çok sayıda futbolcusunu büyük takımlara vererek hem kendi ayakları üzerinede durmayı öğrendi hem de uzun yıllar futbol endüstrisinin hammadde  kaynağı oldu. 

Bu parlak dönemleri mumla ararken, uzun bir aradan sonra 2010-2011 sezonunda yükseldiği süperligde, ancak bir sezon  tutunabildi. Hemen ertesi sene tekrar birinci lige düştü. Yakın geçmişte taraftarına birinci ligden de küme düşme korkusu yaşatan takımımız, ne yazık ki bu sezon playy-off finalinde elenerek süperlig rüyasını erteledi. 

Parlak başarılarıyla Türkiye’nin futbol gündemini uzun süre işgal etmiş, futbol endüstrisine büyük katkılar sağlamış  ve Süperligde oynamaya fazlasıyla layık olan bu takım, artık şahlanmalıdır. Samsun’u yönetenler, ekonomisini yönlendirenler, taraftarlar ve Samsun’a katkı sağlamak isteyen herkes... Artık elini taşın altına koyma zamanıdır.

Marka değeri yüksek olan bu takıma, marka değeri olan bir teknik direktör bulmak, herkes için bir borçtur. Bu hocanın projeleri doğrultusunda marka değeri olan  ve başarıya susamış bir kadro kurmak ise olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Tabi bütün bunları organize etme gücüne sahip, karizmatik ve marka değeri yüksek bir başkan ise artık farzdır...
Bir kentin en önemli argümanları; ekonomisi, turizmi, nüfusu ve futbol kulübüdür. Sanayisi ile turizmi süperligde olan ve nüfusu bir milyona dayanan Samsun’da, futbolun rakımı deniz seviyesinin bile altında ise oturup düşünmekle geçirilecek zaman yoktur. Bu problem hemen, ama hemen halledilmelidir. 

Samsunsporun tek amacı, kaliteli bir teknik heyet ve tekmeye kafa uzatacak bir kadro ile en kısa sürede Süperlige yükselmek, tek hedefi ise çok kolay veda edilebilen bu süperligin, artık kombine biletini almaktır. Bu amaç ve hedef için gerekli olan güç ve irade ise Samsun’da fazlasıyla mevcuttur. Haydi öyleyse... Samsuspor için elele...
Bir Atasözü
Emeksiz yemek olmaz...
Özlenen-Beklenen
Samsunsporun, eski parlak gülerine tekrar dönmesi...
Duvar Yazısı
Burası Şehr-i Samsun …
Bir Şiir
Samsun Türküsü
Havzadan girdim yola Atakum’da verdim mola
Görenler hayran kalır Şu güzelim Samsun’a
Güzel sahillerini seyrine doyum olmaz
Dört mevsimi bahardır burda güller hiç solmaz
 
Soluklanarak çık da dinlen birkaç dakika
Toptepe’den sahili seyretmek bir harika
Amisos’tan her gece Batıpark’ı seyreyle
Meydanda Atatürk’ün heykelini gör hele
Doğupark’ta kefaller resitalini izle
Parklarında aşkını lalezarlara gizle
Bir Samsun simidini arkadaşınla bölüş
Güzellerinden asla esirgenmez bir gülüş
Kalbin daraldığında gidip Çiftlik’te takıl
Ruhun bunaldığında gir Site’de namaz kıl
Tek bir eksik yanı var bari o da olmasa
Sahili uzun ama deniz mevsimi kısa
Kemal Oğuz
Bir Fıkra
KulüpBaşkanı Temel’i yanına çağırarak “Bu maçta şike yapacağız. Bu görevi sana veriyorum. Rakibi düşürüp penaltı yaptır.” dedi.
Temel  cevap verdi;
“Başkanum, ya gol olursa...”
 Askerlik Anıları
Polonya ile Türkiye milli futbol takımları maç yapacaklardı. Komutanlıktan izin alınarak Futbol Federasyonu yetkilileri ile yapılan görüşme sonucunda bir grup askerin maçı izlemesi planlanmıştı. 
Maç saati yaklaşırken askerler bahçede toplanmış ve hazırlıklar tamamlanmıştı. Maç resmi kıyafetle izleneceği  için askerlerden sorumlu komutan, uyulması gereken kurallarla ilgili son talimatları verdi:
“Arkadaşlar, size maç öncesinde söyleyeceklerim var. Beni iyi dinleyin. Maçı bu şekilde, yani resmî kıyafetlerle izleyeceğiz. Disiplini asla bozmayın. Türk Silahlı Kuvvetlerini temsil ettiğinizi unutmayın. Her davranışınızda ölçülü olun. Hepiniz biliyorsunuz ki askerliğin kuralları vardır. Bu kuralları ihlal ederseniz hemen stadı terk ederiz. Bir daha da bu tür faaliyetlere katılamazsınız.”
Trabzonlu Dursun elini kaldırarak söz istedi: 
“Komutanım. Şimdi siz diyeceklerunuzu dedinuz. Müsaadenizle benim de diyeceklerum vardur.”
Komutanı esprili bir şekilde söz verdi Dursun’a:
“Neymiş diyeceklerun Dursun. De bakalum hele.”
Dursun heyecanlı bir şekilde anlatmaya başladı:
“Tamamdur komutanım. Çok güzel ve doğru deyisunuz. Maç başlayana kadar tamam. Deduğunuza uyaruk, maç devam ederken tamam. Gene uyaruk. Rakip gol atınca da, Türkiye gol atınca da tamam, uyaruk. Ama habuni baştan söyleyeyum. Eğer golumüzü Hami atarsa, kural mural bilmem ben. Elbiseyi çıkarup sahaya dalarum pilesunuz…”
            K.Oğuz “Asker Gülmez Güldürür” Sayfa: 38
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.